Esas yetkinlik (Core competency) bir şirketi rakiplerinden uzun vadede ayrıştıracak olan yekkinlikler bütünüdür; yani uzmanlaştığı ürün veya hizmette taklit edilemeyecek kdar iyi olma durumudur. Örneğin Intel'in PC'ler için mikroçip üretmesi gibi veya Microsoft'un yazılım alanındaki öncü başarıları gibi.....
Şirketkerin esas yetkinlikleri her ne kadar ağırlıklı olarak çalışanlarının teknik yetkinliklerinin bir çıktısı olarak belirlense de aslında tüm departmanlarının kümülatif bir birikimidir.Burada her birimin mutlaka bir katkısı vardır ancak, bilgi üreten şirketlerde bu departmanlar arası ilişkiler daha etkin gerçekleşmektedir ve dolayısıyla İK'nın rolü daha etkin olmaktadır.
Aşağıdaki İngilizce paragraf Microsoft'un 2010 yılındaki CEO Summit'inden Steve Ballmer'ın konuşmasından bir paragraf:
At the end of the day, there's almost no short-term metric that people take a look at that's really very valuable to ask you how healthy is a technology company. What are you trying to do? How are you trying to shape the world? What really matters? I sit and reflect on kind of where we are, and what we try to do. To me, it's a lot about talking to employees. Employees are probably at least, I think, in all of our cases, they're the No. 1 constituency that really cares how the company is doing, even more than customers, and even more than shareholders
Bu paragrafta önemli olanlardan ilki bir CEO'nun çalışanlarına olan inancı ikincisi ise HOW the company is doing vurgusu bu ’NASIL’’ sorusunu daha önceki yazılarda hatırlarsanız bahsetmiştim
.
Bu manada bilişim sektöründe lider olan şirketleri belki de incelersek her birimin esas işe olan katkı payının diğer sektörlere oranla daha fazla olduğunu gözlemleyebiliriz. Belki de kocaman bir köye dönüşen dünyamızın da bilgi çağına geçmiş olmasının bunda büyük payı var.
Peki nedir bu esas iş (core business)? Esas iş dediğimiz bir kurumun toplumdaki ana rolüdür. Diyelim ki, özel bir hastane açıyorsunuz ana rolünüz hastaların en iyi şekilde tedavi edilmeleridir diyelimki özel okul açıyorsunuz ana işiniz öğrencilerinize en iyi şekilde eğitim öğretim vermektir.
Bu topluma karşı ana rolü oynayan kurumun içerisinde de birimlerin rolleri vardır. Hastane örneğinde başrolleri doktorlar ve diğer sağlık çalışanları alırken, okul örneğinde akademik çalışanlar alacaktır. Peki bu durumda diğer departmanların özellikle İK'nın rolü nedir? Hastanede göreve başlayacak olan iletişimi çok kötü ama mesleğinde zirve bir tıp doktoruna İK çeşitli analizler uygulayıp “Efenim teknik yetkinlikleriniz herkesçe malum zirvede, ama geliştirmeniz gereken yönleriniz şunlar şunlar...” diyebilmekte midir? veya diyelim ki, diyebiliyor bu geliştirmesi gereken yetkinliklere dair başhekimce bir performans hedefi kendisine verilmekte midir, eğitime gönderilmekte midir? sorularını burada sormak gerekiyor.Burada çoğu zaman cevap hayır olacaktır zira burada çalışaan esas işi olağanüstü yaparken o alana odaklanmış belki de diğer yetkinliklerini beklenen kadar geliştirmemişdir. Eğer yukarıda sıraladığımız soruların cevapları İK çalışanları açısından tatminkar değil ise o kurumlarda çalışan İK çalışanlarının yetkinlik haritalandırılmasındaki bazı yetkinlikleri (bu örnekte iletişim mesela) kurum envanter ortalamalarının çok üstüne çıkmalıdır hatta sınırları zorlamalıdır. Bu durumda İK çalışan İK'ya özgü işler yerine personel dairesine dönüşecektir çünkü sadece “esas işe destek olan birim” rolünü oynamaktadır.
Microsoft örneğinde İK en iyi çalışan adayını belki her zaman bizzat kendisi bulmasa bile, mülakatını yapan ve doğru kişiyi seçen olmalıdır zira sektörün öncü kuruluşu olarak bunu yapmaz ise yok olur. Piyasa onun için daha meydan okuyucudur, çünkü çoğu zaman kendisini aşmak zorundadır. Yani İK müdürünün masasına “daaan” diye bir özgeçmiş konup “-Bu bizde yazılımcı olarak yarın işe başlıyor” denildiğini pek sanmıyorum. Peki aynı durumu diğer sektörlerdeki çalışanlar için söyleyebilir misiniz? Söyleyemediğimiz durumlarda mutlaka oluyordur ancak innovasyon ve bilgi üreten sektörlere nazaran çok çok daha azdır. Yani esas işi yapacak olan adamı İK değerlendiriyorsa burada İK'nın stratejik rolünün arttığını söyleyebiliriz.