“Ağır ağır acele et” anlamına gelen bu Latince deyimle ilk olarak Everest’te İlk Türk(*) adlı kitapta karşılaşmıştım. Bir sunum için ofis programları içerisinde kariyer hedeflerini betimleyecek bir simge ararken, dağa tırmanan insan ikonu karşıma çıkınca beynimde “Festina Lente” adeta bir şimşek gibi çaktı.
Hedefler koymak ve onlara ulaşmak için gayret göstermek insanı olumlu yönde motive eder ve bu hedeflere ulaşabilmek tıpkı bir zirveye tırmanmak gibi zahmet ve emek vermek gerektirir. Kariyer alanındaki hedeflerdeki dikey terfilerde tıpkı bir dağa tırmanmak gibidir. Yükseldikçe insan sayısı yer seviyesine göre azalmaya başlar, fiziksel sıcaklık nasıl düşüyorsa psikolojik sıcaklık, samimiyet ve içtenlikte azalır çünkü şartlar ve sorumluluklar yer seviyesi ile aynı değildir; rakım yükselmiş varolmak zorlaşmıştır. Ekipmanın tam olması ve bu donanımın zamanında kullanma becerisi; yetkinlik donanımı ve bu yetkinlikler ve bilginin zamanında gerektiği kadar kullanılmasını; gerektirmektedir. Yanlış bir hareketin bedeli yükseldikçe ağırlaşmaktadır.
Motivasyon kaynağınız eğer aklınızın önüne geçen hırsınız ise şartlar ağırlaşmaya başladıkça panikleme ve aşağıya kayma durumları gerçekleşebilir, bu durumdaki hırslı kişi bulunduğu irtifaya dört elle öyle sıkıca sarılır ki, bazen tırnakların arasına kirler bulaşabilir. Hatta aşağıya doğru kaymalar başladıkça altındaki kişilerin omuzlarına basarak tekrar yükselme hırsı bile beynini fethedebilir. Bu kişiler zirveye çıktığında bazen daha büyük dağların da olduğu fark ederek hayal kırıklığı yaşarlar. Bu gibi durumda aşağıya tekrar inmek ve yeniden başka bir dağa tırmanma azmi ve olgunluğunu gösterebilmek cesareti işte bu hırslı insanlarda pek oluşmaz zira diğer dağa tırmanmak için aşağıya inerken diğer insanlarla tekrar karşılaşma korkusu hırslı insanın içini kemirmeye başlar sadece kendi kümesi içinde ötebilen horoz misali o dağ, o yönetici için en yüce dağdır. Yüce dağları ben yarattım özdeyişi tıpkı bu hırslılar için söylenmiştir.
Bazı insanlar zirveye tırmanma yolunda çıktıkları dağın içindeki ormanda kaybolurlar hatta bazen aynı işaret taşının önünden defalarca geçerler ancak ormanın içindeki detaylara o kadar kendilerini kaptırmışlardır ki ilerleme yollarını fark edemezler. Bu kişilerin yükselmeleri zordur çünkü yükselmek için başkasının gelip kendilerine yol açmasını beklerler. Müdürünün emekliliğini bekleyip terfi hayalleri kurarak kendini yönetici adayı ilan edip yıllarca olduğu yerde sayan memur zihniyetli kişiler buna en güzel örnektir.
Bir de lider ve özgür ruhlular vardır. Özgür ruhları onlara daima tekrar aşağıya inebilecek gücü ve her şeye yeniden başlama cesaretini verir. Liderlik vasıfları bulundukları irtifayı kavramalarına aynı zamanda da hem başlangıç noktalarına hem de ileriye bakabilmelerine olanak verir. Bulundukları koordinatların farkındadırlar neyi ne zaman hangi öncelikle yapmaları gerektiğini benimsemişlerdir. Ağır ağır acele ederler aşağıya organizasyonun bütününe bakarlar çünkü değerin orada yaratıldığını bilirler, işin detayının orada sonuçlandığını görürler çevre şartlarına bakarlar çünkü rakipler, müşteriler ve piyasa dinamiklerinin zirveye ulaşılacak rotayı bazen değiştirebileceğinin farkındadırlar ama her şeyden önemlisi önlerine çok iyi bakarlar çünkü gelecek önlerindedir başarı ise geleceği şekillendirmekte yatar. Ağır ağır acele etmek işte geleceği şekillendirebilen liderlerin tarzıdır.
(*) Nasuh Mahruki Everest’te İlk Türk Chomolungma- Dünyanın Ana Tanrıçası, Yapı Kredi Yayınları, 1995
Not: Bu yazı yıllar önce yazdığım bir yazıdır...