Haziran ayı sonunda, "Hedefe Kilitlen" başlığı ile milli atlet Nevin Yanıt"a ve hedefine inandığımı ve desteklediğimi yazmıştım. Nevin yanıltmadı önce Helsinki'de Avrupa Şampiyonluğu ardından Londra'da inandı, çaba gösterdi ve olimpiyatlarda 12: 58 lik derecesi ile yeni Türkiye rekorunun sahibi olurken Kadınlar 100 metre engelli finalini 5. sırada tamamladı. NTV Spor'a verdiği demeçte Çabalayıp, istedim ve yüreğimi koydum diyerek hedefine ulaşacağına dair inancını anlattı. Olimpiyata katılan diğer sporcuların, "Üzerimizde baskı olmasa daha iyi performans gösterirdik!" söylemleri içinde ben bunları duymuyorum baskı beyinde oluşan bir şey ben bunları duymuyorum dedi.
Bakın burada anahtar kelime DUY-MU-YO-RUM'dur. Aynı olimpiyatlarda yüzme milli takımından genç bir kızımız (ismini vermemeyi tercih ettim.) TRT Spor'da muhabire "Daha bu sabah twitter'a baktım, Niye insanlar Olimpik yüzme takımındaki sporcularla uğraşıyorlar!" diyordu, gözleri yaşararak...
Bakın burada önemli 2 nokta var! Birincisi sporcu olan bir insan yarışmasının olduğu gün twitter'la facebook'la, internetle,TV ile vesaireyle uğraşmaz! Uğraşmamalıdır, eğer uğraşmaya eğilimi varsa; onu birilerinin bu uğraşıdan vazgeçirmesi gerekir! Artık antrenörü mü dersiniz, yaşam koçu mu dersiniz veya olimpiyatlarda kıdemli başka bir sporcu mu bu misyonu üstleniyor bilmiyorum ama birisi 'Bugün herşeyi boş vereceksin yapacağın işle transa geçeceksin o kadar!' mottosunu sporcuya uygulatması gerekir... Bu da bir günde olmaz süreç işidir bedeni ve zihni eğitmeyle olur...
İkincisi velevki yarışma öncesi bir olumsuz eleştri aldınız, siz bunu eleştri olarak algılamadığınız sürece o şey sadece laftır. Atatürk'ün cumhuriyetin ilanından sonraki yaşamına dair kitapları inceleyin, hepsi hitabet savaşlarıyla doludur. Hem de twitter cehennemindeki gibi ne idüğü belirsiz tiplerin değil cephede sağ kolu olmuş insanlarla gün gelmiş fikir ayrılıkları olmuştur. Veya yine spordan örnek vereyim Oscar Pistorius adında iki bacağı dizden aşağı olmayan Güney Afrikalı atletin Atletizm Federasyonu IAAF'in 'Avantaj sağlayan herhangi bir ekipmana sahip bir sporcu olimpiyat oyunları'nda yarışamaz.' şeklinde uygulamaya koyduğu kurala CAS'daki (Court of Arbitration for Sport ) yaptığı savunma ve tekrar kendisine uygulanan yasağı kaldırtması örneği çok taze... ve Pistorius Londra'da finale kalamasada yarı finale kadar gelmeyi başardı.
Evet temelde yatan duy-ma-mak! Eleştirileri yapan işin ehli ise tabi durum farklı! Zaten işin ehli olanda eleştirmek için değil, karşısındakini geliştirmek için çabalar. Ama sanırım biz Türklerin artık genetiğine kadar işlemiş bir eleştirme huyu var Derya Büyükuncu'ya kafayı taktılar... Neymiş hiç olimpiyat derecesi olmamış peki bu düşünce yerine niye biz başka Derya'lar yetiştiremedik diye sormuyoruz?İbrahim Tatlıses'in ' Urfa'da Oxford vardı da biz mi okumadık! çıkışı gibi Yüzücü yetiştirmek için gerekli altyapı teknik, yönetsel destek vardı da mı başka yüzücü çıkartamadık? Hem de 3 tarafı sularla çevrili 2 yarımada olan bir ülkeden başka yüzücü mü çıkartamıyoruz ne hazin... Dopingli çıkan ama sonra cezasını çekip sporuna dönen onlarca insan varken Süreyya Ayhan'ı niye unuttuk niye onu da tekrar kazanıp faydalanmıyoruz?
Neyse sonuç olarak haksız olan eleştirilere kulak asmadan disiplinli olmak işin özü!ve Nevin Yanıt şu ana kadar bunu çok iyi başardı. Akdeniz Oyunları'nda da bu rekoru tazeleyeceğine bu sistemli çalışmayla ve mütevazilikle giderse başarıcağına ben inanıyorum Türk atletizminde güzel bir ivme var 1500m'de yarın Aslı Çakır ve Gamze Bulut ile ümitliyiz. Olimipiyatlar daha bitmedi işini disiplinle ve gönülden yapan tüm sporculara başarılar diliyorum.