1 Haziran 2011 Çarşamba

BİLGİ, BECERİ VE TUTUMLAR ÜZERİNE

Mülakatlarla ilgili yazılara başlamadan önce şu yetkinlik buzdağının altını üstünü bir kez daha yoklayayım dedim. Üstte kalan gözlemlenebilir olanlar :

BİLGİ :  Kitaplardaki tanımına göre, “ Herhangi bir konuda deneyim ve eğitim yolu ile kazanılmış birikim”
Örnekleyelim: Doğada yalnızsınız, donanım olarak yanınızda komando bıçağı ve ateş yakmak için gereken teçhizat var. Günlerdir açsınız ve karşınıza bir koyun çıktı.
İlk adım olarak koyunu yakalarsınız. İkinci adım aç olduğunuzdan dolayı onu öldürmeniz gerekiyor. (Umarım bu yazıyı vejeteryan birileri okumuyordur!) Boğazına bıçağınızla kesmeye kalkıştınız; hayvanı keseyim derken kendinize zarar verme ihtimaliniz daha yüksek! Bana inanmıyorsanız her Kurban bayramı TV’de haberlerdeki gündeme bakın!
Ama eğer bir veteriner hekimseniz  şanslısınız, hayvan anatomisinden anlıyorsunuz (Teorik olarak bilginiz var) ama hayvanları kesmek üzere eğitilmediniz işi biliyorsunuz ama uygulamada nasıl olacak bilemeyiz. Ama eğer 10 yaşında kasaba çırak verilmiş sonradan kasap olmuş biriyseniz en şanslısı sizsiniz deneyimle kazanmış olduğunuz bilgi ile başardınız ve açlıktan kurtuldunuz.

BECERİ : Beceri bilginin uygulanmasıdır, pratik yaparak gelişir Hele içinde yetenekte varsa sizi kimse tutamaz.  Yetenek doğuştan gelen özelliklerdir, sabit ve değişmezler. Beceriler ise  alıştırma yaparak gelişir ve değişirler ve aktarılabilinirler.  Örneğin 6 yıl  tıp eğitimi alan bir doktor anatomi bilgisini diploması ile kanıtlar, bunun  üzerine cerrahi ihtisası da yapmaya başlamış ise cerrahlık konusunda beceri sahibi olmaya başlamıştır. Yeteneği de varsa başarılı olması beklenir.

TUTUM : Kitaplara göre  “Bireylerin belirli bir kişiyi, bir grubu,kurumu veya bir düşünceyi kabul ya da reddetme seklinde gözlenen, duygusal bir hazır oluş hali veya eğilimidir; bir konu hakkındaki tutumunuz o konudaki davranışınızı şekillendirir.”
Örnekleyelim, Ahmet Bey, elit bir çevrede büyüyüp ülkenin en iyi üniversitesinin makine  mühendisliği bölümünden mezun oldu. (Makine Mühendisliği yapmak için gereken teorik bilgiye sahip olduğuna dair diploması var) İlk işi bir bankada kredi kartı pazarlaması ve satışı yapmaktı. Satış kapatma teknikleri üzerine beceri sahibi oldu. Sonra çok cazip bir iş teklifi geldi madeni  yağı üreten ve satan bir şirkete satışçı olarak transfer oldu. Maaş ve sosyal hakları ile ilgili şartlar bir önceki işten çok daha iyi olduğundan bu işi kabul etti. Ancak müşterilerin segmenti önceden tahmin edemeyeceği  kadar farklı çıktı: Sanayi mahallelerinde tamirhanelerde üstü başı ve elleri yağ içinde simsiyah dükkan sahibi potansiyel müşterileri ile tokalaşmaya çekiniyordu veya üzerinde parmak izleri duran pek iyi yıkanmamış bardaklarda katran karası çaylar ikram edildiğinde içmekte tereddüt etmesi bir yana bardağa dokunmaya korkuyordu. Ahmet Beyin  sattığı  ürün piyasanın  en iyisi bile olsa bu sergilediği  tutumlarla bu işi götürmesi zordu.  Çünkü eski iş ve geldiği yaşam tarzı ile kıyaslandığında bu işi yapan satıcının içinde bulunacağı satış ortamı ona  negatif tutumlar sergiletecek ve davranışları buna göre şekillenecekti.