Yeni yıla yeni umut ve beklentiler ile başladık, hepimize kutlu olsun. Ben yeni yılda geçmiş yılı değerlendirdim! Özel hayatımda ev taşımam, büyük çocuğumun resmi olarak okula başlaması, ufaklığın da anaokuluna başlaması benim için en önemli olan gelişmelerdendi!
Blogumla pek ilgilenememişim, umarım bu sene telafisi olur. Tam da bir önceki yazımda insanın ''Daemonik'' tarafından bahsetmiş iken, önceki yıllarda yazdığım yazılarda bahsettiğim kişilerin de geçtiğimiz yıl malesef olumsuz gelişmeleri olduğunu farkettim. Örneğin milli atlet Nevin Yanıt'ın hırsından bahsetmişim, 2013yılında dopingli çıkmış, yine ampute atlet Oscar Pistorius'un azminden bahsetmişim 2013 yılında sevgilisini öldürmek suçuyla halen yargılanıyor... Gerçi bu gelişmeler onların işlerini yaparken azimli ve hırslı olmamalarından kaynaklanmıyor. Ama dopingli madde kullanımı eğer bilinçli yapıldı ise çok amatörce bir hırsa örnek olabilir, bir insanı öldürmek ise zaten kelimelere gerek yok dehşetengiz ama insanın daemonik yönlerine de güzel örnekler... Kariyeri başarılarla dolu IMF eski başkanı ekonomi profesörü aynı zamanda siyaset bilimci ve avukat olan Dominique Strauss Kahn'dan neyse ki bahsetmemişim zira o da taciz ve tecavüz suçlaması ile geçen sene yargılanıyordu.
Bu aralar Budizm ile ilgili Sogyal Rinpoche'nin yazdığı Tibet'in Yaşam ve Ölüm Kitabı'nı
okuyorum Kitapta beni etkileyen paragraflardan birini sizinle paylaşmak isterim:
Farkındalığın kaynağı hepimizin derinliklerindedir,görevimiz hiçbir şart altında inançlarımızı insanlara kabul ettirmeye çalışmak değil, onların bunu kendi içlerinde bulmalarını sağlamaktır.
Yukarıda verdiğim profesyoneller bu yapılan yanlışların (şayet yaptılarsa tabii, davalar sonuçlanmadı) farkında değiller miydi? veya bu hataları yapan insanlar biizim yakın çevremizden, eş dost belki de ailemizden çıkamaz mıydı? Olabilirdi ve pek ala halen olabilir....
İnsanlara inandığınız bir savı ancak objektif yaklaşım, sorgulatma, olayla ilgili doğru soruları sorma yöntemiyle kabul ettirebiliriz. "-Sen yanlışsın ben haklıyım," -"Ben yaptım oldu!"," Ben senin üstünüm haddini bil!" tarzı tehditsel ifadeler bizi doğruluk, doğru bilgiye ulaşma hakkı, olumlu çalışma ortamı, sevgi ve iyilikten uzaklaştıracaktır.Farkında olduğumuz konuyu ancak karşımızdakinin de farkında olabileceği bir seviyeden ona ulaşarak ikna edebiliriz.
Bununla ilgili eski 1957 yapımı bir filmi var adı " 12 Kızgın Adam" Babasını öldürmekle suçlanan genç bir çocuğun suçlu olduğuna inanan 11 jüri ve inanmayan tek jüri Henry Fonda! Neredeyse tüm film aynı odada ve masa başında geçiyor ama Fonda'ın canlandırdığı karakterin (Deivid) diğerlerine olayları yeniden değerlendirtmeye çalışma yöntemi, doğru bilgi ve çalışma yöntemi ile sonuca ulaştırma çabası çok güzel işlenmiş, zira çocuk tüm jürilerin idam istemesiyle idam edilecek veya tümünün suçsuz bulması ile hayatı kurtulacak. Deivid burada 11 kişiyi tek başına ikna ediyor, kolaya kaçmadan yoksa çoğunluk böyle yapıyor ben de evet diyeyim idam edilsini seçmek en kolay yol olurdu...