27 Aralık 2012 Perşembe

ODTÜ AÇILIMI...

Bir okuyucum  ''-Ayşe hanım yazılarınızda filmlerden örnek veriyorsunuz gerçek hayattan niye vermiyor sunuz ?''diye sormuş. Cevabı çok basit: ''-Gerçek yaşamdan örnek verebilmem için benim ve beni okuyanın tanıdığımız huyunu suyunu bildiğimiz insanları yani ortak dostlarımızı seçmem lazım, bunu yapmam çok zor ve de durum herkesin  farklı olan algısıyla da alakalı olduğundan dedikodu olur, bunu sevmem, Siyasetçileri eleştiremem veya övemem çünkü kişisel olarak tanıyor olmam lazım. Ama bu yazımda  mezunu olduğum üniversiteden ve bana verdiği perspektiften bahsetmeyi borç biliyorum.

Londra'da Hyde Park var ve bu parkta  Speakers Corner (konuşmacının köşesi) veya serbest kürsü diyeceğimiz bir alan var burada dileyen dilediğini haykırıyor. ODTÜ, Türkiye'nin  Speakers Corner'ıdır. Bir çok şeyi dile getirebilirsiniz
Yıl 1993 MM (Mühendislik Merkez Bina) veya ODTÜlünün deyimiyle Avarel'in önünde  arkadaşımla ders saatini beklerken bir gösteri olur. Dağcılık Klübünden bir öğrenci ''-Hocam spor salonundan  yapay tırmanma duvarını kaldırmak istiyorlar karşıyız  imza verin kalkmasın! der , yanımdaki arkadaşım kendisini tersler ''- Ben geçen hafta terkedildim, 2 dersten FF almak üzereyim benim derdim senden fazla, ben gösteri yapıp imza topluyor  muyum?'' diye çıkışır. Dağcı güler, -Peki Hocam" der.

Konya milletvekilliği yapmış o zamanın Refah Partili milletvekilinin isimdaşı yeğeni benim hazırlıktan sınıf arkadaşım yine ODTÜ'lü ve türbanlı bir kıza abayı yakar ; abayı yakmasında bir sorun yoktur amma velakin kızla kendisini tanıştırmam için bana baskı yapmaktadır. Fakat asıl sorun kızı her gün görmeme rağmen, benim de tanmıyor olmamdır. Kendisine ''- Senin bizzat gidip tanışman daha doğru olur. dediğimde ''-Ya Ayşe bu olmaz kız başı kapalı ve ahlaklı demiştir ve bu cevabın üstüne ''-   Biz başımız açık olduğundan ahlaksız mıyız?  bakış açını bu vesileyle öğrendiğim iyi oldu !  diye kendisine bağırdığımda; ''-Özür dilerim onu demek istemedim anla işte ben küçük bir kasabada büyüdüm bizim orada öyle düşünülür!'' demiştir. (yerleşik fikirler buna bir yazımda değineceğim). Bizim aşık oğlan bu arada benim verdiğim gazla kızın karşısına çıkmış kendisini beğendiğini ve niyetinin ciddi olduğunu söyleyerek türbanlı kızımızla tanışmış okul bitmeden nşanlanmışdır.
 
ODTÜ'de sol görüşlü ve de coşkun arkadaşlarımızın azıp arnavut kaldırımlı yolda kortej oluşturduğu  bir gün, ilk özel TV kanalımız o zamanki adıyla İnterstar'dan ünlü bir habercinin yemekhane arkasında çimlerde kameramanına: '' - Sen yere yat biraz debelen ben kameranın açısına girecek şekilde taş toprak atacağım! Bu arada arka fonda şu kortej görünsün!'' dediğini bizzat kulaklarımla duymasam  halen TV kanallarında ana haber bültenlerini tarafsız sanarak izleyebilirdim! ( Tarafsız olanı da vardır elbet ama ben artık temkinliyim.)
 
Ve Mikhail Gorbachev'un ODTÜ konferansından 4 saat önce aşırı solcu bir arkadaşım '' Bana bak züppe al arabanı kampusten git ortalık karışabilir:'' demişti sonra aynı zat-ı muhteremin Gorbi'nin kafasına yumurta fırlattığını arkadaşlardan duyduk. O gün gerçekten kampus karışmıştı, çünkü okulu olağan şartlarda koruyan jandarma asayişi polise devretmişti. Polis de acımamış copuna kuvvet bizimkilere saldırmıştı... Jandarm  komutanı ''-Durun vurmayın cop kullanmayın!'' diye baya yalvarmış ama sesini duyuramamış....
 
 Bakın bizimkiler diyorum aşıırı solcu bana züppe diyene de bizimkiler derim türbanlı kıza aşık sağcı ve başı açık her kadını ahlaksız zanneden de bizdendir çünkü hepimiz ODTÜlüyüz. aynı kampus içinde birbirimize sataştık laf dalaşına giriştik hatta bazen protesto gösterisi bile yaptık ama hiç fiziksel şiddet uygulamadık.

Yukarıda verdiğim örneklerin hepsi gerçektir ne kadar uçlarda olan siyasi fikirleri birbirinden apayrı insanlar bugün ODTÜ mezunu olmanın gururunu yaşıyorlar ve fikirleri tartışmaya her zaman açıklar.Eğer mutlak gerçeklere ulaşmak istiyorsanız, fikirleri tartışmaktan korkmayınız Ama işin içine şiddet, saldırı, darp ve de yerleşik fikirlere dayalı hakaret girmemeli! Zaten radikalleşenler ve işi şiddet boyutuna taşıyanlar çoğu zaman girdikleri Üniversiteden mezun olamıyorlar çünkü esas işleri olan diploma almak, mezun olmak hedefinden başka hedeflere doğru kayıyorlar. Ama eğer şiddeti yaratan polis ise durum devletin sorunudur demek ki polisin sorunları vardır.

F. Nietzsche der ki: '' Bir gencin ahlakını bozmak için ona kendisinden farklı düşünenlere değil, kendisi gibi düşünenlere değer vermesini söyleyn!'' Bu sözü pekiştirecek  bir film de tavsiye edeyim American History X. Irkçı bir gencin kendi yandaşları ve düşmanı olduğu zencilerle olan maceralarını konu alan bir film. Derek Vinyard ( Edward Norton) erkek kardeşi Danny'nin kendisi gib, radikalleşmemesi için çabalar sonu çok acı biten bir filmdir ve kendisi gibi ırkçı olan dostlarının değişen Derek'e karşı değişen tutumları çok dikkat çekicidir.


Kendiniz gibi düşünen insanlar çevrenizde çoğunluktaysa, bu büyük bir tehlikedir. Benim düşüncelerime ters beni çürütecek insanlar ancak beni geliştirebilir. Kimse ODTÜ'lüyü Ötekileştirmeye çalışmasın biz zaten kendi içimizde tüm ötekileri barındıran bir topluluğuz, tıpkı Türkiye mozaiği gibi... Ama bazen de sesimizi duyurmak isteriz; beklenen sadece kulak vermenizdir.